kasıp kavurmak
| |||||
kasıp kavurmak baskı yaparak veya kıyıcı davranışlarla bir topluluğu ezmek, zulmetmek: "Karaköy civarını kasıp kavuran iki serseri çocuğu enselerinden yakalayıp huzuruna getirmiştim."- Y. K. Karaosmanoğlu. çok zarar vermek, mahvetmek: "Derhâl asabi, ince, deli sesi çınlamaya başlar, etrafı kasıp kavurur ve kıyametleri koparırdı."- A. Ş. Hisar. çok etkilemek, hüküm sürmek: "Dışarıda ortalığı kasıp kavuran bir ayaz vardı."- C. Uçuk. | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |